Bled gölü güzelliği ile Avrupa’nın en tanınmış yerlerinden biridir. Yüzde 70’i yeşil alanlardan oluşan ve Julian Alp dağlarının bir kısmını da içinde barındıran Slovenya’nın Triglav Milli Parkının içerisinde bulunuyor. Buzul çağda oluşan bu göl çevresinde 1 saatte dolaşabileceğiniz kadar küçüktür. Ayrıca gölün içerisinde üzerinde klise bulunan küçücük bir ada bulunuyor. Göl çevresinde yürüyüş, trekking, yelken, dağcılık, kayak, bisiklet, binicilik, golf, yüzme, kano gibi bir çok çeşit aktivite yapılabiliyor.
Bled gölü güzelliği ile Avrupa’nın en tanınmış yerlerinden biridir. Yüzde 70’i yeşil alanlardan oluşan ve Julian Alp dağlarının bir kısmını da içinde barındıran Slovenya’nın Triglav Milli Parkının içerisinde bulunuyor. Buzul çağda oluşan bu göl çevresinde 1 saatte dolaşabileceğiniz kadar küçüktür. Ayrıca gölün içerisinde üzerinde klise bulunan küçücük bir ada bulunuyor. Göl çevresinde yürüyüş, trekking, yelken, dağcılık, kayak, bisiklet, binicilik, golf, yüzme, kano gibi bir çok çeşit aktivite yapılabiliyor.
Avusturya Salzkammergut Göller Bölgesi’nde Salzburg ve Graz şehirleri arasında konumlanan Hallstatt nefes kesen manzarasıyla Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerindendir.Hallstatt doğal güzelliği yanı sıra 7000 yıla varan geçmişi ile de tarihi yönü olan bir kasaba.UNESCO, 1997 yılında Dünya Kültür Mirası listesine almış burayı. Şu anda da turistik amaçlı hizmet veren tuz madeni ve kasabanın kendi tarihini anlatan müzesi var.Ayrıca kasabanın ölen sakinlerinin boyanmış ve aile isimleri yazılmış kafatasları da sergileniyor.1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan Hallstatt, sessiz sakin doğayla iç içe ve dinlenmek için ideal bir yer.Bu Hallstatt denen köy, fotoğraflarına bakmaya doyamayacağınız güzellikte bir memleket. Avusturya sınırları içinde yer alan bu şirin ötesi köy aynı zamanda dünyanın bilinen en popüler tuz kaynaklarından da biriymiş. Günümüzde ekonomik gelirinin çok büyük çoğunluğunu elbette ki turizmden elde eden Hallstatt köyünün bir özelliği de mezarlık alanının çok ama çok küçük olmasıymış. Dolayısıyla her 10 yılda bir mezardan kemikler çıkarılıyor ve yeni cenazeler için yer açılıyormuş. Lokal kiliselerinde de kafataslarından oluşmuş bir nevi sergi bulunuyormuş ve bu kafataslarının sahiplerinin adları, meslekleri ve ölüm tarihleri de özenle işleniyormuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Beni Takip Edin